Başlarken...

Blogdaki tüm yazılar ve fikirler bana aittir. Yazılanların bir kısmı gerçek, bir kısmı da gerçek olmasını istediğim şeyler olabilir ancak tümü orijinaldir ve daha önce başka yerde yayımlanmamıştır.

Neden İskele-Sancak derseniz, malum o da denizcinin solu-sağı.

2 Kasım 2008 Pazar

Sorunlarımız çözümsüz mü?

Uzun zamandır kafamı kurcalayan, yazmayı düşündüğüm bir konu var. Bir türlü tam olarak tasarlayamadım ve sonunda becerebildiğim kadarı ile yazmaya karar verdim. Konu şu; ülke ve toplum olarak bir türlü içinden çıkamadığımız artık kronikleşmiş sorunlarımız var. Nedense bunların üstesinden gelemiyoruz. Nerede yanlış yapıyoruz, neden gün be gün artan bir şekilde etnik, dini kamplara bölünüyoruz? Kürt sorununun çözümü yok mudur? Baş örtüsü ya da türban sorunu hiç bitmeyecek midir? Kıbrıs sorunu çözülemez mi? Dinci-Laik, Kürt-Türk, kamplaşmaları -artık çatışmaya dönüşüyor- nereye kadar sürecek?...

Sorunlara her kesim kendi penceresinden baktığı sürece çözüm de ne yazık ki mümkün olmuyor. Her konuda yeni şeyler söylemek gerekiyor ama bölünmüşlük o kadar belirgin ve katı bir hale gelmiş ki aklıselim insanlar dahi yeni şeyleri söylemekten korkuyor, cesaret edip söyleyebilenlerse sistem içerisinde bir şekilde etkisiz hale getiriliyor. Toplum olarak bir yerlere doğru çılgınca, son sürat gidiyoruz. Tahammülsüzlük had safhada, herkes kendi söylediğini, inandığını doğru kabul ediyor, farklı fikirleri dinlemiyor bile. Hep birlikte konuşuyoruz, birbirimizin ne dediğini anlamadan...Çok sesliliği hep birlikte konuşmak sanıyoruz, sanki kim daha yüksek sesle konuşursa o haklı çıkacakmış gibi davranıyoruz. Siyasetçilerimiz de ne yazık ki bu duruma çanak tutuyorlar, hatta tahrik ediyorlar.

Bir yerlerden başlamalıyız bu durumu düzeltmek için ama nereden? Sanırım en başta siyasete bir çekidüzen vermek, siyasetteki tıkanıklığı aşmamız gerekiyor. Seçim sisteminin değiştirilmesi ile başlayabiliriz örneğin. Seçim barajları kaldırılabilir veya yüzde 2-3 gibi minumum seviyeye indirilerek mecliste her kesimin ve düşüncenin temsil edilmesine imkan sağlanabilir. Sermaye gruplarının isteği ile ekonomik istikrarı sağlamak adına tek parti iktidarına yol açan seçim sistemi sonucunda geldiğimiz nokta ortada. Siyaseten bölünmüş kamplara ayrılmış; ekonomik olaraksa yabancı sermayenin ülke kaynaklarının tüketilmesi pahasına getirilerek kimi kesimlere yaşatılan yalancı bahar ve sonucunda cari açığı yönetilemez durumda yakacak ve yiyecek yardımına muhtaç bir Türkiye...

Toplumsal barışın tekrar tesis edilebilmesi için gereken, çok sesli bir meclis ve yeni bir koalisyonlar dönemi diye düşünüyorum. Tabii ki söylemek istediğim geçmişteki Milliyetçi Cephe tarzı koalisyonlar değil, farklı kesim ve görüşlerin bir araya gelebildiği 2'li, 3'lü hatta 4'lü koalisyonlar. Nasıl ki geçmişte idam cezasını MHP'nin içinde olduğu bir hükümet kaldırmışsa, türban sorununu da ancak CHP'nin içinde olduğu, hatta daha ileri gidersek Kürt sorununu DTP'nin içinde bulunduğu bir hükümet çözebilir.

Yeni bir Anayasa gerekliği konusunda herkes hemfikir. Ancak açıkça görülüyor ki tek parti iktidarı ile iktidarda hangi parti olursa olsun, hatta yüzde 50 oy bile almış olsa, yeni bir Anayasa yapmak mümkün değil.

Yukarıdakilere önerilere Partiler Yasasının düzenlenerek parti içi demokrasinin sağlanmasını ve partilerdeki lider sultasına son verilmesini de ekleyebiliriz.

Sonuç olarak: Siyasetin tıkandığı, toplumun dini-etnik kamplara bölündüğü bu kaostan çıkmak için Siyasi Partiler Yasası, parti içi demokrasiyi sağlayacak ve lider sultasına son verecek şekilde yeniden düzenlenmeli; seçim sistemi, ülke barajı kaldırılarak veya en aza indirilerek mecliste tüm görüşlerin temsil edilebileceği şekilde değiştirilmeli; dokunulmazlıklar, kürsü dokunulmazlığı haricinde kaldırılarak yasalardan kaçmak için milletvekili olmanın önüne geçilmeli, bunların neticesinde geniş tabanlı koalisyonlar dönemi ile toplumsal barış sağlanarak yeni bir Anayasa ile birlikte kronikleşmiş sorunların çözümü yolunda adım atılmalıdır.

Görüldü ki toplumsal barış sağlanmadan ekonomik istikrarı sağlamak bir süre için mümkün olsa bile orta ve uzun vadede sonuçları kestirilemeyen çok daha büyük sorunlara neden oluyor.

Yeni bir şeyler söylemek gerekiyor. Aksi takdirde daha çok IMF destekli, askeri veya tek parti iktidarları ile yönetiliriz, sorunlarımız çözümsüz kalmaya devam ederek.

Hiç yorum yok: